AŞK DİLİ
Hayvanat bahçesinde iki ahtapot kollarını birbirine sarmış, dolaşıyorlardı.Erkek ahtopot eğildi, hafif sesle dişi ahtapotun kulağına fısıldadı : -Ne güzel bir gece, değil mi sevgilim?...Mehtap, yıldızlar, sen, ben...Ve bu güzel gecede seninle ikimiz böyle kolkola kolkola kolkola kolkola kolkola dolaşıyoruz. |
AYIP OLUR
Uçakta hostes, papaza sormuş : -Viski, cin, şarap...Ne emredersiniz? -Kaç metrede uçuyoruz kızım? -On bin metredeyiz peder! -O halde sen bana su getir kızım, patrona çok yakınız, ayıp olur! |
BERABERE
Futbol maçı başlamadan önce iki takımdan birinin kaptanı, hakemi bir köşeye çekip : -Hocam, der.Sen bizim takımın durumunu bilmezsin... -Bu maçı bize kaybettirecek olursan, bizimkiler seni ne yapar bilirmisin? -Ne yapar? -Seni parça parça ederler... Hakem cevap verdi : -Anlaşıldı, siz bu oyunda berabere kalacaksınız... -Neden? -Öteki, takımın kaptanı da bana aynı sözleri söyledi de ondan!... |
BERDUŞLAR
İstanbul'un her şeyinin meşhur olması gibi sokaklarda başıboş gezen berduşlarıda meşhurdu. Bunlardan ikisi ayrı birer suçtan dolayı karakol nezaretinde bir araya gelince biri diğerine : -Yahu, birader, sen nerde oturuyorsun bakayım? Deyince, o da : -Ben hiç bir yerde oturmuyorum. -Haaa!Seni bir yerden gözüm ısırıyordu.Demek ki komşuymuşuz. |
BİLET LÜTFEN
Üç işletmeci ve üc mühendisin iş icabı trenle bir seyahate çıkmaları gerekir. Tren garına giderler. Üç işletmeci 3 bilet aldığı halde mühendisler tek bilet alır. İşletmeciler bunun sebebini sorduklarında mühendisler : -Bekleyin ve görun, derler. Trene binerler ve tren hareket ettikten bir süre sonra üc muhendis kalkıp hep beraber trenin tuvaletine girerler. Biraz sonra kondüktor gelir ve üç işletmeciden üc bileti alır. Tuvaletin önünden geçerken kapıyı tıklatıp : -Bilet lütfen, der. Kapı açılır ve bir el bileti uzatır. İşletmeciler bunu görürler. Taktiği kapmışlardır. Donüş yolculuğu için yine gara giderler.İşletmeciler bu sefer tek bilet almışlardır. Muhendisler ise hiç bilet almaz. İsletmeciler yine şaşirıp sebebini sorduklarında mühendisler yine bekleyip görmelerini söylerler. Bir sure sonra yolculuk başlar. Önce işletmeciler kalkıp bir tuvalete girer. Ardından da mühendisler karşısındaki tuvalete. Kondüktörün gelmesine yakın bir mühendis çıkıp karşı kapıyı tıklar ve : -Bilet lütfen, der. Açılan kapıdan bir el bileti uzatır. Bileti alan mühendis diğer tuvalete geri girer!.. |
BUYURUN BEYEFENDİ
Tiyatroda, ünlü oyuncu rolü gereği uşaklarına bağırır : -Atımı getirin! O sırada münasebetsiz bir seyirci : -Eşek olsa olmaz mı? diye seslenir. Oyuncu hiç istifini bozmaz : -Hay hay! Buyrun beyefendi!... |
DOST GEÇİNMELİ
Bir ülkede bir bakan, kendisini gazetecilere hiç sevdirememişti.Ne yapsa makbule geçmiyor, basın hergün kendisiyle uğraşıyordu.Nihayet : -Öyle bir şey yapayım ki, gazeteciler mat olsun, diye düşündü ve ilan etti : -Pazar günü saat 10'da bakan denizin üzerinden yürüyerek geçecek. Pazar sabahı saat 10'da tüm basın mensupları toplandılar orada.Bakan geldi ve elinde bastonuyla denizin üzerinde yürümeye başladı.Karşı kıyıya kadar da yürüdü geçti.Herkesin gözleri dehşetle açılmıştı. Fakat ertesi günü tüm gazetelerde şu başlık okundu : -Bakan yüzme bilmiyor! |
FİLİMCİ
Genç kız arkadaşına dert yanıyordu : -Hani o filimci, şişman, aksak ve çirkin adam vardı ya... -Uzun zamandır birlikte çıktığın adam mı? -Evet, o işte.Beni çok kötü oyuna getirdi. -Niye, filimde mi oynatmadı? -Ne oynatması yahu!Ne zamandır "ne zaman filim çekeceğiz" diye onu sıkıştırıyordum... -Eeee! -Ee si,en sonunda dayamadı:"Hadi kalk gidelim" dedi, beni Çapa Tıp Fakültesine götürdü. -Allah, Allah!Hasta falan mı oldun? -Yok canım.Meğerse adamın, işi röntgen filimi çekmekmiş. |
GERÇEKTEN ÖLÜYMÜŞ
Otelciyi çağırdı : -Odalarım temizdir, dediniz.Pire filan yoktur, dediniz.Bakın şuna! Otelci eğilip baktı : -Evet, o pire ama...Ölü...Ölü... Müşteri boynunu büktü, otelci de gitti. Ertesi sabah otelci : -Nasıl, dedi, rahat uyudunuz mu? -Valla uyuyabilseydim, belki rahat ederdim ama...Sizin o ölü pire yok mu? -N'olmuş ölü pireye? -Yoo...Siz haklıymışsınız...Gerçekten ölüymüş o pire...Fakat cenaze töreni o kadar kalabalık oldu ki... Eşi, dostu ahbabı, akrabası, bütün pireler hazırdı törende... |
GEMİCİ
Bir gemici geç vakit otele gelmiş. Yer olup olmadığını sormuş : -İki kişilik bir odada tek yatağım var, demiş resepsiyon gorevlisi. Ancak pek tavsiye etmem. Çünkü öteki yatakta fena halde horlayan bir delikanlı yatıyor. -Ziyani yok, demiş gemici, verin bana o yatağı... Ertesi sabah gemici hesabı ödemeye indiğinde otelci sormuş : -Nasıl uyuyabildiniz mi? -Cok güzel uyudum, demiş gemici... -Yanınızdaki müşteri hiç horlamadı mı? -Hiç horlamadı.. -Ama nasıl olur? -Odaya girince yanağından "Merhaba guzel çocuk" diye bir makas aldım. Sabahakadar gözlerini kırpmadan yatakta oturdu... |
GEVEZE
Bir görüşte aşık olup evlenen adam, bir yıl sonra boşanmak isteğiyle mahkemeye başvurur.Yargıç sorar : -Peki, dilekçeni kabul ediyorum.Fakat neden bir yıldır karına tek söz söylemedin? Adam boynunu büküp yanıtlar : -Lafını kesmek istemedim de ondan hakim bey... |
GÖRMEYE BAŞLADIM
1998 yılında Avrupada bir kentte feministler toplantısı yapılmış her ülkeden konuşmacılar katılmış.belirli kararlar alındıktan sonra diğer toplantıda buluşmak için karar alınmış ve toplantı sona ermiş.1999 yılında feministler yinebir araya gelmişler.ve konuşmacılar konuşmaya başlamış1ar. Konuşmacı Alman bayan başlamış anlatmaya : -Geçen sene aldığımız kararlar neticesinde eve gittim kocama dedim ki : -Bundan sonra bulaşıkları ben yıkamıyorum al kendi bulaşığını kendin yıka dedim 1.gün bişey görmedim 2.gün bişey görmedim 3. gün bi baktım hem benim bulaşıklarımı yıkıyor hemde kendi bulaşıklarını yıkıyor o günden beri çok mutluyuz. 2. konuşmacı ingiliz bayan anlatmaya başlamış kararlarımızı aynen bende uyguladım eve gittiğimde kocama dedim ki : -Bundan sonra çamaşırlarını yıkamıyorum kendi çamaşırlarını kendin yıkayacaksın.1. gün bişey görmedim 2. gün bişey görmedim 3. gün bi baktım hem benim çamaşırlarımı yıkıyor hemde kendi çamaşırlarını yıkıyor. O günden beri çok mutluyuz demiş 3. konuşmacı Türkiye den başlamış anlatmaya bende geçen sene aldığımız kararları aynen uyguladımo gün eve gittim kocama dedim ki : -Bundan sonra yemek yapmıyorum kendi yemeğini kendin yapacaksın dedim1. gün bişey görmedim 2. gün bişey görmedim 3. gün sol gözüm biraz açılır gibi oldu görmeye başladım, demiş. |
HER ZAMAN KAYBETMEZ Kİ
İspanya'da tatilini geçiren turist, restoranda tipik bir İspanyol yemeği yemek istemişti. Listeyi uzun uzun inceledi.Cojano adı dikkatini çekti.Ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu.Parmağını basıp, garsona işaret etti.Garson bir tabak içerisinde yemeğini getirdi.Nefis bir şeydi ama içindekinin ne olduğunu çıkaramadı.Bir çeşit etti ana ne?...Garsonu çağırdı ve sordu...Garson anlattı : -Bugün boğa güreşlerine gittiniz mi bayım? -Evet... -İşte bu yediğiniz yemek bugün arenada öldürülen boğanın yumurtalıklarından yapıldı. Adam ertesi gün gene aynı restorana gitti.Tadı damağında kalan yemeği Cojano'yu bir kez daha istedi.Lezzetle yedi.Artık ahbap oldukları garson hatır sormaya geldi : -Nasıl memnun kaldınız mı bayım? -Kaldım kalmasına ama bir şey dikkatimi çekti.Dün yediğim Cojano biraz daha büyüktü gibi geldi bana. Garson başını iki yana salladı : -Her zaman boğa kaybetmez bayım... |
İSPATI
Ayakları çok fena kokardı.Bir gün bir arkadaşına birlikte tiyatroya gitmelerini teklif etti. -Hay hay, dedi arkadaşı.Ama eve git, ayaklarını yıka ve temiz bir çorap giy.Söz mü? Tiyatroya gittiler.Yerlerine oturdular.Aradan beş on dakika geçmeden etrafındakiler mendillerini burunlarına götürmeye başladı. -Hani söz vermiştin, dedi arkadaşı. -Vallahi değiştirdim, dedi.İnanmazsın diye kirlileri de cebime koydum.Nah!... |
İŞİ NEYMİŞ?
Uzun zamandan beri görüşmüyorlardı.Yolda karşılaştılar. -Hayrola epeydir görüşmedik.Ne yapıyorsun? -İyiyim..Yeni bir iş kurdum.Kadınlarla uğraşıyorum. -O nasıl iş öyle? -Onları esirler gibi çalıştırıyorum.Yemek yemelerine izin vermiyorum, kızınca bağırıp, çağırıyorum, paralarını alıyorum.Sonra da işleri bitince kovuyorum... -Ne biçim şey bu böyle? -Valla güzellik enstitüsü diyor onlar. |
KAZ
Adam ölür ve öbür dünyada sorgusu başlar : -Hiç içki içtin mi? -Aman efendim... -Kumar oynadın mı? -Aman efendim... -Kadınlarla aran nasıldı? -Aman efendim, ben kim çapkınlık kim. Cebrail dönüp bağırı r: -Oradan bir çift kanat getirin! Adam çok sevinir : -Melek oluyorum, değil mi efendim? der. Cebrail cevaplar: -Hayır kaz oluyorsun! |
KOVBOY VE ATI
Bir kovboy çiftliğine dönmektedir.Bindiği atı yeni satın almıştır.Atın üstünde bir gün evvel evlendiği genç bir kadını da getirmektedir.Sel yatağı boyunca ilerlediklerinden, kötü bir rastlantı sonucu at kayar. -Bir, der kovboy kısaca. Ve on dakika sonra at yine bir yoldan sapma yapar. -İki, der kovboy. Biraz daha ileride, at bir engel karşısında, az kalsın dengesini kaybeder gibi olur, bu kez kovboy ne bir, ne iki der.Kadını attan indirir ve : -Üç, der! Ve bir tabancayla atı öldürür. Genç evli kadın, dehşete düşmüştür.İtiraz etmekten kendini alıkoyamaz. -Herşeye karşın, biraz sert, yapmamalıydın! Ve kovboy sayar : -Bir! |
KREDİ KARTIMI KAYBETMİŞİM BİLOCAN
Esra Hanım dikkatsiz birisidir. Tam New York'a hareket edeceği vakit kredi kartını kaybeder. Hemen Citibank'a telefon eder : -İyi geceler. Nasıl yardımcı olabilirim. -Merhaba. Ben kredi kartımi kaybettim. -Bana ne ??? -Citibank değil mi orası? - Sss Sıtkı abi. Telefonda bi bayan var seni arıyo galiba. Kredi kartını kaybetmenin yanında yanlış numara da çeviren dikkatsiz bayan iyice bunalır. Dikkatlice telefonun tuşlarına basar. - Iyi geceler Citibank. Ben Hakan. Nasıl yardımcı olabilirim? - Ben kredi kartımı kaybettim. - Hiç sorun değil, hemen kartınızı iptal ediyorum. Yeni kartiniz 24 saat içinde elinize geçecektir. - Ama ben şu anda New York'a hareket etmek üzereyim. - Bize koymaz hanfendi. Kartınız 24 saat içinde elinizde. Esra hanım düşünceler içinde uçağına biner. New York'a gider. Uçaktan indiğinde güzel bir bayan onu beklemektedir. - Buyrun hanımefendi kartınız. - Aman tanrım bu ne hizmet, bu ne sürat !! - Teveccühünüz. Buyrun bu da faturaniz. 1500 $ - Nası yaa? - Senin peşinden kalktık geldik buralara. 1200 $ gidiş - dönüş uçak parasi, 100 $ yeni kart çıkartma bedeli, 100 $ senden önce uçaktan çıkıp seni bekliyormuş ayağına yatmam için kapıda bana yardım eden hostese verilen rüşvet, 50 $ taksi parasi. 30 $ Damga pulu, 15 $ Kore Sehitleri Vakfı için kesinti. - 1495 $ oldu. - Bi de döner yedim uçağa binmeden önce. - İnanamıyorum. Alacakaranlık kuşağı gibi. Peki bu faturadaki "CETVEL" ibaresi nedir? - Ahh neredeyse unutuyordum. Bu da kartınızı kaybettiginiz için ceza. Açın efendim ellerinizi. - Neler diyorsunuz? - Açın efendim. Avuç içleri tavana bakacak sekilde. "ÇAT ÇAT ÇAT" - Ahhh çok acıdı. Manyaklık bu. - Bir daha kartınızı kaybetmemeniz gerektiğini öğrenirsiniz. Hadi eyvallah. Hey siz yeşilli bayan. Kartınızı kaybettiniz değil mi? Geliyorum. - Anne - Baba inanamayacaksınız ama kredi kartım elimde. - Sen de inanamayacaksın kızım. Citibank'tan iki tane zebellah gibi adam geldi. Şu anda anneni dövüyorlar. Ahh ne vuruyosun be!! |
KUVVETLİ BENİ DÖVSÜN DEĞİL Mİ?
İki arkadaş yürüyorlardı.Bir ara yanlarında birileri kavgaya tutuştu.İri yarı olan biri zayıf birini dövmeye başladı.O iki kişi kavgayı seyrederken içlerinden biri birden kavgaya katılır.Dayak yiyene vurmaya başlar.Zaten iyice dayak yemiş olan adam pes eder ve kaçmaya başlar.O da diğer kuvvetli adama "eyvallah" diyerek arkadaşının yanına gelir.Arkadaşı dayanamaz sorar : -Yavu!O adamı tanıyomuydun? -Yooo! -O zaman niye kavgaya katıldın? -Ne bileyim? Canım kavga etmek istedi. -Peki, zayıf adam dayak yiyodu zaten niye onu tutmadın da kuvvetliyi tuttun? -Yaaa!Zayıfı tutayım da kuvvetli beni dövsün değil mi? |
MADEM GÖRDÜN DE!...
Kekeme ile bir arkadaşı yolda gidiyorlarmış.Kekeme, birden atılmış : -Gö...Gö...Gördün mü? Arkadaşı sormuş : -Neyi gördün mü? -Ha...Ha...Harika bir ka...ka...kadın...Bir de mi...mi...mini bir etek giymiş... -Hani? Nerede? -Se...Se...Sen ba...ba...bakana ka..ka..kadar ma...ma...mağazaya girdi! Biraz daha yürümüşler.Kekeme yine atılmış : -Gö...Gö...Gördün mü? -Neyi gördün mü? -Şa...Şa...Şahane bir ara...ara...araba! -Hani nerede? -Sen ba...ba...bakana ka...ka...kadar geçti git...git...gitti! Daha yürümüşler.Kekeme yine atılmış : -Gö...Gö...Gördün mü? Ama arkadaşı bu sefer sinirlenmiş: -Gördüm lan! demiş.Gördüm işte! Kekeme de öfkeyle çıkışmış : -Ma... Madem gördün de, ne diye bo...bo...boka bastın! |
MAHVOLAN ABLAM
Gecekkondu mahallesinde çok lüks bir otomobil durdu.Şoför içindeki hanıma kapıyı açmak için koştu.Son model arabanın etrafını derhal çocuklar sardı.İçinden iyi giyimli, genç, güzel bir kadın indi.Arabanın etrafını saran çocuklardan biri diğerine sordu : -Kim bu acaba? -Mahvoldu dedikleri ablam!... |
MUCİZE
Adam çapkınlık yapmaktan çok hoşlanıyordu.Tedavi gördüğü hastanede yattığı koğuşa çok güzel bir hemşire geldiğini görünce dayanamadı laf attı : -Biliyor musunuz, sizin gibi bir hemşirenin bana bakmasını tercih ederdim.Bu büyük bir nimet olurdu... Hemşire gayet sakin cevap verdi: -Nimet değil mucize olurdu.Çünkü ben doğum kısmındayım. |
NEREDE O İPNE
Hollywood'da güzel bir evde bir parti veriliyor.Partinin sahibi partiyeheyecan ve değişim katmak için mikrofonu eline alıp başlıyor : -Arkadaşlar akvaryumdaki iki Pirana'yı bu havuza atacağım.Havuza atlayıp karşıya çıkan arkadaş şu gördügünüz sarışınla sabaha kadar eğlenebilir. Kimsede ses seda yok. -Bu esmeride sunuyoruz. Yine kimsede ses yok. -Bu kumral bayanı da hediye ediyoruz. Yine ses yok. -Bu ipneyi de veriyoruz. -Slaaaaash!!!... Adamın biri suda hızla yüzüyor ve karşıya geçiyor.Tekrar koşup havuzun öbür kenarına geliyor : -Nerede o ibne! -Beyefendi o havuzun karşısında! Adam şaşkın şaşkın : -O değil! Beni havuza iten ibne nerede...... |
NİNEM ÖDESİN
Genç kız, büyük annesi ile bir mağazaya girer ve kendine yiyecekmiş gibi bakan tezgahtara sorar : -Bu kurdelerin metresi kaça? -Bir öpücüğe bayan -Pekala, on metre veriniz. Kız sarılan kurdele paketini alır ve : -Hesabı, büyük annem ödeyecek, der. |
ÖNEMLİ NEDEN
-Hayrola nereden? -Be be ben mi?Rad rad radyodan geliyorum... -Ne vardı radyoda? -Spi spi spi spiker sı sı sı sınavı vardı da... -Eeee, ne oldu? -Bı bı bı bırak yahu?Kı kı kıravat tak tak takmadık diye almadılar. |
PARA NE İŞE YARAR?
Sokağın başında çöreklenmiş dilenci, Neyzen geçerken : -Allah rızası için beş-on kuruş? diye sızlanır. -Ya vereyim de kafayı çek! -Ağzıma içki koymam. -Tütün içersin. -Kullanmam. -Öyle ise, genç kızlara... -Yolunu bile bilmem. -O zaman parayı ne yapacaksın? |
REKLAMIN ÖNEMİ
İstanbul'daki Depar Ajans, yeni bir katalog için reklam kampanyasına girmişti.İhlas Yayıncılık'ın reklamcılarındanAli'de işini bırakıp bu işe yetkili müdür olmuştu.Önemli firmalara reklam için bizzat kendisi gidiyordu. Ali Bey, o gün Karagümrük'teki Ayazoğlu inşaat şirketine gitmiş, patronu Hüseyin Ayaz ile görüşmeye başlamıştı.Fakat Hüseyin'i bir türlü ikna edemiyordu.En sonunda reklam vermek, istemeyen Hüseyin : -Yahu kardeşim.Bizim reklama ihtiyacımız yokki.Müşterilerimiz belli, deyince Ali : -Olsuuun ! Ama bakın tavuklarında yok...Hüseyin, şaşırarak : -Anlamadım, ne tavuğu? -Beyefendi, bir düşünün; tavuklar bir yumurta yapmak için o kadar gıdaklayıp bağırıyorlar ki, halbuki kazlar hiç bağırmıyorlar... -Eeee ! Kaz ve tavuk.Reklamla ne alakası var? -Bakın tavuğunda reklama ihtiyacı yok.Onun da müşterileri belli.Sadece insana satıyorlar.Ama yine de bağırarak reklamını yapıyorlar.Bakkala gidin hep tavuk yumurtası, hiç kaz yumurtası görüyor musunuz? |
SÖZÜNÜ GERİ AL
Toplantı çok sert geçiyor, üyeler şiddetli biçimde tartışıyordu.Bir ara üyelerden biri ayağa fırladı ve bağırdı : -Bu toplantıya katılanların yarısı aptal... Öteki üyeler de ayağa kalktılar : -Sözünü geri al!... -Geri al sözünü!... -Geri al!... -Sözünü geri al!... Sert baskı ve üzerine gelmeleri karşısında boynunu eğdi ve üye : -Peki, dedi, peki...Geri alıyorum sözümü...Bu toplantıya katılanların yarısı aptal değil... |
TERESLER
Padişahlık devrinde paşanın birisini, veziriazama şikayet etmişler : -Bu adam, demişler, herkesi tahkir ediyor, Teres diyor. Sadrazam paşayı huzuruna çağırır : -Bak...Herkes senden şikayetçi.Kimi görsen Teres diye hitap ediyormuşsun... Paşa başını sallayarak cevap vermiş : -Hangi Teres dedi? demiş. |
YENİ ZENGİN
Türkiye'nin özelliğindendir.Bazan adamlar birden zengin olurlar.Yine öyle birden zengin olanlardan Şahtura'nın Mahmut, Boğaz'da bir restauranta gitmişti.Pırıl pırıl mehtaba, gece ışıklarının vurduğu deniz yansımasına bakarak bir taraftan müzik dinliyor, bir taraftan da demleniyordu.O arada yanına yanaşan kemancı ona : -Özür dilerim beyefendi ; İtri Efendi'den parça isteyen siz miydiniz?, diye sorunca Mahmut Bey, biraz da söylenerek : -Hayır, ben balık söylemiştim, dedi. |
ZEKİ KÖPEK
Adam meyhanede oturmuş arkadaşlarına köpeğini methediyordu : -Müthiş akıllıdır.Bakın size bir örnek vereyim.Geçen gece dolaştırmaya çıkarmıştım bizim evin köşesindeki eczanenin önüne gelince tam kapıya işedi... Arkadaşları gülmüş.Biri dayanamamış : -Kuzum bunun zeka ile ne ilgisi var.Her köpek yapar bunu... -Yapar tabii.Ama eczanenin kapısında "İdrar tahlili yapılır" yazıyordu. |